Basından,  Sıcak Sıcak

SIRSAYAR DEĞERLENDİRMESİ / SELÇUK OĞUZ / ENGELSİZ (AĞUSTOS 2011)

“SIRSAYAR”IN SIRRI

Selçuk Oğuz

Mavisel Yener’in dile gösterdiği özenle birlikte okurlara olan saygısının, başarısında ve sevilerek okunmasında ana neden olduğu düşünüyorum. Denilebilir ki her yazar bu konularda özenlidir. Böyle olması gerekir. AncakMavisel Yener’in ağırlıkla çocuklar ve gençler için yazdığı, edebiyatımızda ve toplumsal yaşamımızda çocuklar, gençler söz konusu olduğunda bu konuların pek de öyle önemsenmediği göz önünde bulundurulursa Mavisel Yener’in dile gösterdiği özenin ve okurlarına olan saygısının daha bir anlam kazandığı görülecektir.

Kitap adlarının yazarlarıyla özdeşleşen, bazı durumlarda doğrudan yazarı çağrıştıran özellikleri bulunuyordu. Memleketimden İnsan Manzaraları dediğimizde Nazım Hikmet, Savaş ve Barış dediğimizde Tolstoy, Suç ve Ceza dediğimizde Dostoyevski adları ilk anda usumuza gelir.

Birinci basımı Aralık 2008’de yapılan Sırsayar (*) kitabını öncelikle adının ilgi çekici özelliği yönünden değerlendirmemiz doğru olacaktır. Ancak şu konuyu da belirtmemiz gerekiyordu: Sırsayar adının içeriğiyle bu oranda örtüştüğü bir başka kitabın bulunduğunu söylemek çok zor. Öte yandansa aynı kökten gelen ‘bilgisayar’ sözcüğüyle bileşik sözcük oluşturması yönünden ortak özellik taşıması, çağrıştırdığı anlam bakımından dilimize kattığı zenginlik, aynı yönde yeni sözcükler üretilmesine esin kaynağı oluşturması, Sırsayar adına ayrı bir değer katıyordu. Ne olursa olsun Sırsayar, kitabın içeriğiyle yaratıcılık yönlerini örtüştürerek anlam bütünlüğüne kavuşturan özel bir ad olduğu görülecektir.

Yazar Sırsayar’ın ne olduğunu kitabın ilerleyen sayfalarında belirtir. “SIRSAYAR”IN SIRRIndaysa kitabın sırrına yönelik okura kimi özel bilgiler vermektedir. Bu bakımdan Sırsayar’ın değişik teknikle yazılmış bir gençlik romanı olduğunu söylemeliyiz.

Aslında “SIRSAYAR”IN SIRRI dışında kitapla ilgili bir şey yazmak kolay değil. Doğru da değil. Kitabın bütününe baktığımızda yazar, okurla arasına kimsenin girmesini istemediğini düşündürüyor.

“SIRSAYAR”IN SIRRI meraklı okurlar için yazılmış olduğu kadar, kitabın teknik oluşumu, içeriği ve kimi özel konulara yönelik bilgiler vermesi yönleriyle de ayrı bir önemdedir. Yazar burada okura üstü kapalı uyarılarda bulunmakta ve kitabın ilerleyen sayfalarında “Dikkatli okur kim olduğunu kolayca bulacaktır” (S:191) demektedir.

Yazar, okurların zorlanmadan kitabı okuması için her şeyi yapmış olduğunu belirtelim. Burada olağanüstü bir kurgulamadan söz edilmesi doğru olacaktır. Kitabın omurgası diyebileceğimiz ve asıl konusunu oluşturan, Pazartesi’den başlayıp her bir gün için ayrı bölümlere ayrılarak Cumartesi’yle sonlandırılması dışında, yapıtın başında İLK GECE ve sonunda İZMİR, 2023 yer alıyordu. “SIRSAYAR”IN SIRRI’nın kitaptan ayrı düşünülmesi ise doğru değil. Ancak ayrıcalıklı bir yeri olduğunu söylememiz gerekiyor. Yazar, bir yandan kitabın içeriğine ve sırlarına yönelik önemli bilgiler verirken, öte yandan belki de edebiyatımızda bir ilk olarak bilgisunar (internet) iletişimi üzerinden yazarla yayımcı arasında geçen, yazışmalar biçiminde açıklamalarda bulunuyordu.

Aynı zamanda hem bir giriş yazısı, hem kitabın içeriği, oluşumu, serüveni üzerinde duran ve hem de deneyimli bir yazar olarak, yazmaya istekli okurlara kitap yayımlamayla ilgili yol gösteren bir yaklaşımın sergilendiği“SIRSAYAR”IN SIRRI bölümünün kitapta çok özel bir yeri olduğunu bir kez daha belirtmelim. Ancak doğrudan bir yol göstericilik değildir yazarın yaptığı. Bir dayatma ‘işte böyle yapmalısınız’ gibi yaklaşım yoktur yazarın anlayışında. Yazar bir anlamda kendi bilgi ve deneyimlerini, yine kitabın öyküsünün anlatımında kullandığı dil gibi “Unutma ki bir öykü binlerce değişik biçimde anlatılabilir”(S.189) doğrunun birçok değişik yönlerinin olabileceği, benim ulaştıklarım bunlar, sen de kendi doğrunu bulabilirsin, yaklaşımı içindedir. Bu durum Sırsayar kitabının bir başka ayrıcalıklı yanlarından biri oluyordu. Aynı zamanda Mavisel Yener’in son yılların sevilerek okunan yazarında biri olmasının nedenini de açıklıyordu.

“SIRSAYAR”IN SIRRI, bir anlamda kitabın yüreğidir. Sırlarının saklandığı yüreği diyebiliriz ama yine de bir ‘giz’ aranmamalı bu satırlarda. “En gizemli öykü bile yaşadığımız gerçeklerin yanında kimi zaman yoksul kalır.”(S.8) diyecektir yazar. Ama bir yandan da okuru sırsayar yolculuğuna çıkardığını söylememiz gerekiyor.

“SIRSAYAR”IN SIRRI, Yazarın ustalığını kullanarak oluşturduğu özel bir bölüm. İşte kitabın yüreğine giden yolun açılması olan satırlar. “Dosyanızın kurgusu ilginç olmakla birlikte, bugüne kadar yayımlanmış kitaplar arasında onlarcası var. Anlattığınız aşk(lar) şimdiye kadar anlatılmışların hiçbirine benzemese de okura bunun diğerlerinden farklı bir yakınlaşmayı, yasak bir yolculuğu anlattığını daha ilk satırlarda nasıl duyumsatabilirsiniz? Bu anlamda, kurguda bazı değişikler yapmanız gerekebilir. Metin üzerinde yapacağınız ikinci bir çalışma umarım sizi yormaz…”(S.7)

Yazarın yanıtına geçmeden önce yaptığımız alıntının Mavisel Yener’in dili nasıl ustalıkla ve incelikle kullandığını göstermesi bakımından da güzel bir örnek olduğun belirtelim. “İletinizi aldığımda düş kırıklığına uğradım doğrusu. Öncelikle bu roman için kullandığınız ‘yasak yolculuk’ görüşünüze katılmadığım söylemeliyim. Çağlayanlar nehirlere nasıl özgürce dökülürse aşklar da kalplere öylesine özgür dökülür. Romanda anlattığım aşk ‘yasak’ değil, olsa olsa ‘özgür yolculuğun’ öyküsü diye nitelenebilir. Özgürlük, uzaydan, sonsuzluktan, her türlü benzetmeden öte olan bir kavram bence.”(S.8)

Karşılıklı konuşmanın sıcaklığı, yazar adayları için öğretici olduğu kadar, okurlar için de tadına doyulmaz satırlardır. “Haklısınız, ‘Sırsayar’daki gençleri evrenin hangi noktasında birleştirirsek birleştirelim önemi yok aslında. Nasıl olsa Sırsayar’ın sırrı metnin yüreğinde, yani bende. Dönüp dolaşıp geldiğimiz yer aşkın kıyısı hep. Vazgeçemediklerimi görmek istiyorsunuz, ben de romanımın son halini gönderiyorum. Roman kişilerinin davranışlarında ve geçtiği mekânda değişiklik yapmadım, yapamadım! İşte vazgeçemediğim bu. Çünkü onlar düş değil, gerçek!”(S:12)

Mavisel Yener, roman kişilerine sevgiyle yaklaşıyor. Bu da onun okurlarına gösterdiği saygının ve yakınlığın bir sonucu olsa gerek. Okurla bütünleşmek istediğini duyumsarız.

Sırsayar kitabının bir başka ilgi çekici yanı, kahramanlarının ikili konuşmalarıdır. Daha çok bu konuşmalarda yazar, toplumca sözü edilmekten çekinilen, ayıp sayılan konuları incelikle ele alıyordu. İkili konuşmalara güzel bir örnek:

“Yaz aşkı kelebek gibidir. Kanatlarındaki renklerin büyüsüne kapılırsın. Kelebeğin ömrü birkaç gün, yapabileceğim bir şey yok!” diye mırıldandı.”

“Âşık olmadan bize aşkı anlatmaya kalkışma mangal yürek! İster yaz olsun, ister kış, iki insanı tutuşturmak için ufak bir kıvılcım yeter. Severken her mevsim yazdır kızım! Hiç deneyimin yok bu konuda, başımıza bilge kesildin!”(S:159) Kitabın tat alınarak okunmasında karşılıklı konuşmaların önemli bir yeri olduğunu kanısındayım.

Sırsayar kitabını okurken sevgili gençler, yanınızda bir sırsayar bulundurmayı unutmayın. Özellikle kitabın en anlamlı bölümlerindeki sözleri için “Gün batımının kokusu vardır. Bu saatte denizin, kuşların, yelin sesi bile başkadır. Güneş vücudu yakmaz ama ısıtır. Güneşin battığı an havanın kokusu değişir. Bunu duyumsamak isteyen herkes deneyebilir.”(S:187)

Sırsayar’ın gençlik romanı olduğunu söylemiştik. Ancak ondan yetişkinlerin de alacağı çok şey var. Yoksa yazarın bir sırrı da burada mı?

“Bir öykü binlerce değişik biçimde anlatılabilir” diyor yazar. Her kitaptan binlerce öykünüz olsun. Unutmayın sırsayarsız sır olmaz! Kitap okurken her şeyden önce yanınızda bir sırsayarınız olsun.

___________________________

(*) SIRSAYAR, Mavisel Yener. Bilgi Yayınevi, Birinci Basım: Aralık 2008, 192 sayfa.
Paylaş:

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.